Adölesan gebeliklerin maternal ve neonatal sonuçlarının incelenmesi

Abstract

Adölesan dönemi 15-19 yaş grubundaki bireyleri tanımlamaktadır. Her yıl, gelişmekte olan ülkelerde 15-19 yaşları arasındaki tahmini 21 milyon adölesan gebe kalmakta ve yaklaşık 12 milyonu doğum yapmaktadır. Bununla birlikte, bölgeler arasında oranlarda büyük farklılıklar vardır. Örneğin Doğu Asya'da adölesan doğurganlık oranı 7,1 iken Güneydoğu Asya'daki toplam adölesan doğurganlık oranı %33 olduğu tespit edilmiştir. Ülkemizde ise adölesan doğurganlık hızı, 2001 yılında % 4,9 iken 2019 yılında % 1,7'ye düşmüştür. Tüm dünyada son 20 yılda adölesan gebelik oranı %11,6 azalmıştır. Dünya çapında, genellikle yoksulluk, eğitim ve istihdam olanaklarının olmaması nedeniyle marjinalleşmiş topluluklarda adölesan gebeliklerin görülme oranı daha yüksektir.

Adölesan gebeliklerin maternal ve neonatal önemli sağlık sonuçları vardır. Dünya genelinde 15-19 yaş arası kız çocukları arasında gebelik ve doğum komplikasyonları önde gelen mortalite nedenidir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde, 15-49 yaş arası kadınlarda anne ölümlerinin %99'unu oluşturmaktadır. 10-19 yaş arası adölesan anneler, 20-24 yaşlarındaki kadınlara göre daha yüksek eklampsi, puerperalendometrit ve sistemik enfeksiyon riskiyle karşı karşıyadır. Ek olarak, her yıl 15-19 yaş arası kızlar arasında yaklaşık 3,9 milyon güvenli olmayan kürtaj gerçekleşmekte ve bu da anne ölümlerine, hastalıklara ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açmaktadır.

Yüksek riskli gebelikler kategorisinde yer alan adölesan gebelikler, tüm dünyada maternal ve neonatal sağlık problemlerine neden olan halk sağlığı problemidir. 20 yaşın altındaki annelerden doğan bebekler, düşük doğum ağırlığı, erken doğum ve ağır neonatal sorunlar açısından daha annelere oranla daha yüksek olasılıkla karşı karşıyadır. Ayrıca adölesan gebelikler sağlıklı nesillerin oluşmasında ve ülkelerin gelişmesinde önemli bir sorun oluşturduğundan günümüzde dikkatle ele alınması gereken toplumsal sorunlardan biridir.

Objective: In this study, it was aimed to evaluate the maternal and neonatal outcomes of adolescent pregnancies. Method: 1072 adolescent pregnant women between the ages of 15-19, who gave birth in Şanlıurfa Training and Research Hospital between January and December 2020, were included in the retrospective study. Results: The mean age of the adolescents included in the study was 17.45±1.01. A total of 23,891 deliveries took place between January and December 2020, and it was determined that 4.4% (n:1072) of these births were adolescents. It was determined that 74.9% of adolescent pregnancies had vaginal delivery with intervention, 20.5% had cesarean section (C/S) and 4.6% had normal vaginal delivery. The cesarean indications of these pregnant women were mostly repeated C/S (7.1%), fetal distress(3.8%) and cephalo-pelvic disproportion (3.5%). It was determined that 4.7% of adolescent pregnant women received blood transfusion, 2.4% were taken to the intensive care unit, and maternal mortality was 0.1%. In addition, 21.7% of these pregnant women had obstetric complications such as perineal trauma, 1.7% preeclampsia, 0.7% ablatio placentae, and 0.7% postpartum hemorrhage. It was determined that 2.1% of the newborns of adolescent pregnants had congenital anomalies, 6.2% of them had meconium aspiration and 27.1% of them received intensive care. Conclusion: The significantly high rates of vaginal birth with intervention, cesarean delivery and neonatal intensive care need in adolescent pregnants included in the study indicate that the risk of maternal and perinatal morbidity and mortality increases in these pregnancies. All health professionals, especially midwives, should be careful about preventing adolescent pregnancies, supporting girls with protective practices, closely monitoring these high-risk pregnant women in the antenatal period and taking necessary medical precautions.